🍪 Çerez Kullanımı Hakkında
Sitemizi en iyi şekilde kullanabilmeniz için çerezlerden faydalanıyoruz. TRmanga.com'u kullanmaya devam ederek çerez politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Detaylı bilgi için Gizlilik Politikamızı inceleyin.
Aksamış gelişim ile aksamış büyüme arasında fark vardır; çünkü birinci durumdaki parçalar büyümelerini sürdürmekle birlikte, eski durumlarını korur. Çeşitli yaradılış aykırılıkları (monstrosity) bu başlık altında toplanır; ve bazılarının, örneğin yarık damağın, arada bir soyaçekimle iletildiği bilinmektedir. Vogt’un anılarında belirttiği gibi, ufak kafalı doğuştan-aptalların (microcephalous idiot) aksamış beyin gelişimini anmak, amacımıza elverecektir.
Bu, pek çetrefil bir konudur. Değişmiş koşulların, her çeşit organizmada, biraz ve bazen epeyce etkisi olduğu yadsınamaz; ve ilk bakışta, yeterince zaman bulunursa, sonuç hep bu olabilir gibi görünmektedir. Oysa, bu sonucu destekleyen açık kanıt bulmayı başaramadım; ama hiç değilse özel amaçlar için uyarlanmış sayısız yapılışlarla ilgili olarak, bunun tersini destekleyen sağlam kanıtlar ileri sürülebilir. Bununla birlikte, değişmiş koşulların, bütün oluşumu oldukça biçimlendirilebilir (plastic) duruma getiren kararsız bir değişkenliğe aşağı yukarı sınırsız bir ölçüde yol açtığından kuşkulanılamaz.
İnsanın, bugün, büyük ölçüde değişkenliğe uğradığı bellidir. Aynı ırkta, birbirinin gerçekten tıpkısı olan iki birey yoktur. Birbirleriyle karşılaştırılacak milyonlarca yüzün her biri farklı çıkacaktır. Vücudun çeşitli parçalarının oranlarında ve boyutlarında da aynı büyük farklılık vardır. Bacakların uzunluğu en değişken niceliklerden biridir. Dünyanın bazı bölgelerinde uzun, öbür bölgelerinde ise kısa kafatası yaygın olmakla birlikte, aynı ırkın sınırları içinde, örneğin Amerika ve Güney Avusturalya yerlilerinde –ki ikincisi, “bugün varolan ırklar içinde kan, töre ve dil bakımından, belki en çok tek-çeşitlilik gösteren, en katışıksız” ırktır– ve Sandwich Adaları gibi pek dar bir alanı yurtlanmış insanlarda bile, kafatası biçiminde büyük farklılık vardır.
Devamını oku
Bu konu, son iki konudan daha az önemli olmakla birlikte, burada, çeşitli gerekçelerle daha eksiksiz işlenecektir. Herhangi bir parçası güdük olmayan bir tek yukarı hayvan gösterilemez, insan bu kuralın dışında kalmaz. Güdük organlar, oluşmaktaki organlardan ayırt edilmelidir; ne var ki, bazı durumlarda ayırım kolay değildir. Birinciler, erkek dört-ayaklıların (quadruped) memeleri, ya da gevişgetirenlerin diş etlerini hiçbir zaman yarıp çıkmayan kesici dişleri gibi, kesinlikle yararsızdır; ya da bulundukları canlının öylesine az işine yaramaktadırlar ki, onların bugün varolan koşullarda geliştiği düşünülemez. Bu son durumdaki organlar, tam anlamı ile güdükleşmiş değildir, ama eğilimleri o yöndedir. Öte yandan, oluşmaktaki organlar, tam gelişmemiş olmakla birlikte, canlıların büyük ölçüde işine yaramaktadır ve daha da gelişmeye yeteneklidir. Güdük organlar pek değişkendir; yararsız, ya da hemen hemen yararsız oldukları için ve bunun sonucu olarak artık doğal seçmeye (natural selection) uğramadıkları için, bu, bir bakıma anlaşılabilirdir. Böyle organlar, çoğu zaman, tümü ile bastırılmış olur. Ama böyle olsa bile, arada bir, ataya dönüş (reversion) yolu ile yeniden ortaya çıkmaya yeteneklidirler. Bu, dikkate değer bir olgudur.
İnsan, aşağı yukarı 1/5 mm çapında bir yumurtacıktan gelişir. Bu yumurtacık, öbür hayvanların yumurtacıklarından, hiçbir bakımdan farklı değildir. Embriyonun kendisi, çok erken bir dönemde, öbür omurgalı hayvanlarınkinden ayırt edilemez. Bu dönemde, boyundaki atardamarlar, sanki kanı yukarı omurgalılarda bulunmayan solungaçlara taşır gibi, yaya benzer dallanmalar gösterir.
Öbür memeliler gibi, insanın da aynı genel tipe ya da örneğe (modele) uygun yapılışta olduğu besbellidir. İnsan iskeletinin bütün kemikleri, maymun, yarasa, ya da fok iskeletindeki uygun kemiklerle karşılaştırılabilir. Bu, insanın kasları, sinirleri, kan damarları ve iç organları için de böyledir. Bütün organların en önemlisi olan beyin bile, Huxley’in ve başka anatomicilerin gösterdiği gibi, aynı kurala uyar.